26 Ekim 2014 Pazar

İtalya'nın her köşesine dokundum 'aşk' la...

Ne zaman bugün birşeyler yapayım desem elim hep İtalyan tariflerine gidiyor. Aslında ne yemek istiyorum dediğimde de durum çok farklı değil. Öyle tencere yemekleri beni mutlu etmiyor.  Bir kere masaya oturunca önce gözüm doysun istiyorum. O nedenle yenmeyecek bile olsa farklı çeşit görmek istiyorum. Belki de bu İtalyan hevesi de oradandır: Antipasti

Kendimi şımartmadım bu sefer, bir arkadaşım için pişirdim. Lazanya sözüm vardı ama zaten onu pek yakında pişirmiş olduğum için aslında sadece lazanya ile mutfakta eğlenmem mümkün olmayacaktı. Masayı da düşününce.. Yanına biraz renk lazım dedim, eski tarifleri karıştırdım ve de kararımı verdim. Sicilya Salatası, Sebze antipasto ve Verdure alla Lingue. Yani İtalya'nın her bir köşesinden bir esinti. Sicilya, Napoli, Cenova.


Sicilya salatası herkesin sevebileceği türden bir salata değil ama ben kendisini seviyorum. Çok eğlenceli bir insan misali. Hem renkli, hem tatlı, hem tuzlu..

Malzemeler tam da bu mevsime uygun: Portakal (2 adet), Greyfurt (2 adet), Yarım kase siyah zeytin, Kırmızı soğan ve rezene.

Portakal ve greyfurt dış zarları da temizlenerek, önce 1 cm'lik halkalar halinde kesilip küp küp doğranıyor. Rezene ortadan bölünerek ince  dilimler halinde kesilip bu dilimler ayrılıyor. Soğan da aynı şekilde. Bu malzemeler bir kapta karıştırılıp üzerine ayıklanmış zeytinler ekleniyor. Ve karışım bir süre dolapta bekletiliyor.  Servisten hemen önce tuz ve kekik ekleniyor. Tabi zeytinyağı da.  Görüntüsü çok neşeli değil mi?



Sebze antipastoyu hazırlamak da 15 dk sürüyor. Bunun için küçük boy domates (cherry değil), galeta unu, kapari ve taze kekik gerekiyor.

Domatesleri ikiye bölüp içini boşaltıyoruz. Bu içleri ince ince kıyıp içine her domates için 1 tatlı kaşığı kapari ekliyoruz ve birlikte kıyıyoruz. Bu karışıma galeta unu ve taze kekik ekliyoruz.

Karışımı domateslerin içine doldurup üzerine parmesan serptikten sonra 180 derece fırında önce fırın ayarında sonra 2-3 dk ızgara ayarında pişiriyoruz. Kokusu bile enfes..


Gelelim Verdure Alla Lingue'ye. Bu da oldukça pratik bir tarif. Farklı sebzeler kullanıyoruz. Soğan, renkli biber, minik kabak, patlıcan.  İçi için de parmesan, ekmek, yumurta, süt, tuz-karabiber ve mercanköşk gerekiyor. Mercanköşk yoksa fesleğen de olur.

Ufaladığımız ekmeğe az süt ve yumurta ekliyoruz. Tuz ve karabiber serptikten sonra, ince kıydığımız 1-2 adet mercanköşk ilave ediliyor.  Bu karışımı 15dk bekletiyoruz. Soğanı ikiye bölüp cücüğünü çıkarıyoruz ve bu cücüğü ince kıyıp karışıma ekliyoruz. Soğanı ise yaprak yaprak ayırıyoruz.

Kabakları ortadan ikiye ayırıp içini çıkarıp yine bu içi ince kıyarak karışıma ekliyoruz. Biberleri de 4 parçaya ayırıyoruz, her bir parça sanki bir kayıkmış gibi olmalı.

Hazırladığımız karışımı suyunu sıkarak sebzelerin içine sıvıyoruz.  Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 25-30dk pişiriyoruz. Üzerine parmesan serpilebilir.

Ben bu iki sebze tarifini aynı anda pişirdim. Kendilerini keyifle yerken de lazanya pişti. Bu yemeğe Selendi Blend 2012 ve Selendi Sarnıç Merlot eşlik etti. İki şarap da nefis.

Bir de keyifli bir masa olsun istiyorum tabi. Mumlarım olsun, taze çiçek olsun, kumaş peçete olsun. Fonda tatlı bir müzik olsun..Sohbet keyifli olsun…

Kumaş peçete dışındaki düzeni yalnız yerken kesinlikle uyguluyorum. Zaten yalnız yemekteyim bari keyfim olsun diye..Çünkü bu hayatta ben gördüm ki, gerçekten 'önce can'.

Geçen akşam yemekte bir arkadaşımdaydım. Okuduğu bir yazıdaki bir sorudan bahsetti. '20 yıl önceki haline sadece iki kelimeden oluşan bir tavsiye verseydin, ne derdin?'. iki kelime olmasa oooo neler derdim ama iki kelime denince ne kadar da zor. Çok düşündüm. İki tavsiye buldum. Biri 'önce can', diğeri 'aşkla yaşa'. Hala hangisini söylerdim net değil aklım. Ama sanırım aşka daha yakınım..


O zaman Love desin Frank Sinatra..













21 Ekim 2014 Salı

"Enginar kalbi yatağında bonfile" gibi seksi bir isim de verilebilirdi

Cumartesi öğleden önce programı fix, değişmez. Sabah 8:00 pilates, oradan çık arabayı yıkamaya bırak, manikür işlerini hallet, arabayı al, eve dön. Saat olur 11:00. O saatten sonra yediğin öğün hem kahvaltı hem öğle yemeği yerine geçer. Hatta bazen akşam yemeği.

Bu hafta Cumartesi de akış değişmedi. Sadece eve dönünce bir yatak montajı yaptım, bazı eşyaların yerleri değişti, o değişim sırasında atılanlar oldu vs.. vs... Ama saat oldu 14:30. Markete gidecek hal  kalmadı tabi. Dolapta da pek birşey yoktu. Lokum et buldum, enginar kalbi vardı buzlukta. Arpacık soğan da buldum. Bunlardan birşey uydurdum.

Tavaya sarımsak ve biber aromalı yağ ekledim. Bu yağlar sürekli evde var. Sızma zeytinyağına, soyup üzerine kesik attığım sarımsakları atıyorum, bekleyince muhteşem  bir sarımsak aromalı yağ oluyor. Yine aynı şekilde sızma zeytinyağına kurutulmuş kırmızı acı biber ekleyerek hoş bir acılığı olan yağ yaratıyoruz. Evde her zaman bulunur. Salatalarda da kullanıyorum. 


İşte bu yağları kullandım, arpacık soğan, 2 diş sarımsak ve kırmızı kurutulmuş biberi yağda biraz çevirdikten sonra, enginar kalbini ekleyerek soteledim. 

Sonra bunları tavanın bir kenarına toplayıp, tuzladığım etleri 3dk kadar pişirdim. 

Biraz da beyaz şarap kullandım. Oldu da bitti..
Fena olmadı. Gelişmeye açık yönleri var ama çok hızlıca hazırlanan ve keyifle yenen bir yemek oluverdi işte. 






9 Ekim 2014 Perşembe

Lazanya yapmayı Napolililerden öğrenecek değiliz...

Zamanı gelmişti. Ne zamandır aklıma gelip gelip vazgeçtiğim bir yemek. Bayramın son akşamı son noktayı koydum. Unutuşum ne kadar uzun sürdüğünü :)

İtiraf etmeliyim keyifle yemek yapmayalı çok uzun zaman oldu. (Yalan : aslında daha 2 gün önce Ferran'dan bir tarif yaptım :) ) Yaptığın takdir görmeyince hevesin de kaçıyor tabi. Oysa yemek kursuna gitmiştim bir heves. Mutfaktayız'da Eray ve Michelangelo ile çok keyifli dersler yaptık. İtalyan menüleri tabii ki, Mico ile keyifle, yarı italyanca yarı Türkçe, şarabımızı da içerek.

Bu şarap eşliğinde yemek yapmak da alışkanlık oldu. Özellikle İtalyan pişiriyorsam "şarap olmadan asla" moduna giriyorum.  Fonda da tatlı bir müzik.

Lazanya serüvenime Selendi Sarnıç Merlot eşlik etti. Merlot tercihim değil normalde, denemek için almıştım, içimi çok keyifliydi. Müzik tercihim de James oldu.Yeni albümleri La Petite Mort dinleyerek başladım çalışmaya. Tam bu noktada Spotify aşkımdan da bahsedelim. Muhteşem bir ürün. Son zamanlarda kullandığım en iyi uygulama.Aklıma gelen ne varsa hemen dinleyebilmek çok keyifli. Arabada da artık sadece Spotify'dan müzik dinler oldum.

Klasik lazanya yaptım, keza  balıklı olan versiyonunu da daha önce denedim ama sevemedim. Orjinalinde ragu ( biz bunun genelde Bolonez versiyonunu biliyoruz. ragu alla Bolognese), beşamel sos ve parmesan kullanılıyor. İtalya'da farklı bölgelerde farklı sos ve etlerle de ( balık, tavuk, domuz vb) yapılıyor. Ben orjinale sadık kaldım :)

Sos için malzemeler :

  • Kıyma ( 500 gr)
  • Kereviz sapı ( 2 bağ/sap)
  • 4-5 domates
  • Şarap
  • Baharat ( tuz, karabiber, biberiye, tarçın, tercih edilirse zencefil)
  • Havuç ( 1 adet)
  • Soğan (1 adet orta boy)
Öncelikle bir tavaya zeytinyağı koyup, kurutulmuş bütün acı kırmızı biber atıyoruz. Biberi bastırarak pişiriyoruz. Sonra ince ince kıydığımız soğan, havuç ve kereviz sapını ekliyoruz. Üzerine karabiber, tarçın ve biberiye serptikten sonra kısık ateşte pişmeye bırakıyoruz. 
Sebzeler piştikten sonra kıymayı ekliyoruz. Bu sırada harlı ateşe ihtiyaç var. Topaklanmaması için kıymayı ezerek iyice karıştırıyoruz. 2 kaşık da kırmızı şarap ekliyoruz. Ve Kıyma ile sebze kısık ateşte pişiyorlar. Mico'nun tabiri ile aşk yapıyorlar.

Sonra iri doğradığımız kabuksuz domateslerimizi ekliyoruz, tuz serpiyoruz. Kıyma ve domates suyunu bırakana kadar harlı ateşte (1-2 dk), sonra da kısık ateşte pişiyor (20-25 dk).

Muhteşem bir sos haline geliyor.. Kokusu da tadı da enfes. 

Sos pişerken bir taraftan da beşamel sos yapmak gerekiyor tabi. Buna tarif yazmıyorum, bilmeyen yoktur. Kritik noktası her bir kaşık una karşılık bir bardak süt kullanmak. Ve tabii ki de zeytinyağı kullanmamak.  Beşamel sosu bol yapmak iyi olur ben biraz cimri davrandım, pişmanım..

Bu iki sos hazır olduktan sonrası lego yapmak gibi. Kabımızın tabanı ve kenarlarını beşamel sosa buluyoruz. Kaynar suda 1.5-2 dk bekletip yumuşattığımız lazanyaları diziyoruz. İlk katta az ragu koyuyoruz, üzerine parmesan serpiyor ve beşamel sos ile kaplıyoruz. İkinci kat lazanya sonrası bu defa bol miktarda ragu kullanıyoruz, yine parmesan serpip beşamel sosu ile kaplıyoruz. Üçüncü katta da bol ragu olacak. Sonra üzerini bol beşamel sosu ile kapatıyoruz. Ve üzerini bol miktarda parmesan ile kaplıyoruz. Hile yapıp eski kaşar da ekleyebilirsiniz. Ben Parmesan kullandım sadece. 
 


Ta tammmm.. Fırına hazır. 25 dk fırında 180-200 derecede pişiyor. Son 3 dk ızgara ayarına getiriyoruz ki üzeri kızarsın biraz.

Kokusu beni benden aldı, tadını anlatmaya kelimeler yetmez.. Leziiiiizzzz.....
Çok mutlu bir mutfak serüveni oldu benim için. Michelangelo'nun kulaklarını da çınlatttım.. 




Bayramın son akşamında kızımla neşeli bir sofrada keyifle yemeğimizi yedik. En büyük takdir de bu harika minik hanımdan geldi. "Eline sağlık anniş, harika olmuş".

Yemeği yaparken James dinlemiştim ama sofrada bize  kızımın çok sevdiği Jason Mraz eşlik etti.


O zaman bu da James'dan gelsin. Walk like you...