28 Nisan 2014 Pazartesi

Bir Cumartesi akşamı: Zeynep'le 'Kalpten Tarifler'


Rakılarımız yemeklerimiz aksadı. Görüşmelerimizin düzeni karıştı. Biri beddua mı etti, gözü mü değdi bilmem ama ilişkimiz WhatsApp'a hapsoldu.. Ne çok dertlendim ne dramatik yazdım.. Hepi topu 1 haftadır görüşmedik oysa.

Zeynep ile yine bir cumartesi günü buluşma hevesindeydik. Bu sefer öğleden sonra başlayan ve mutfak maceraları içeren bir format oldu, iyi de oldu hani. Zaten arkadaşının hediye ettiği kitaptan tarif deneyesi varmış, benim de canıma minnet. Tam böyle bir işin ortasına düşmüşüm, körün istediği bir göz..

Kitabı evirip çevirip içinden 2 tarif seçiverdik. Bir koşu Migros'a gidip eksikleri de tamamladık. Öyle mi yapsak böyle mi yapsak diye düşündük taşındık. Ve giriştik işe. İşte bu yazımızda bu cumartesi keyifle yapıp daha da büyük keyifle yediklerimizi anlatmak düştü başa.

Menü'den 3 tarif anlatırız burada -Üçü de çok pratik ama çok da lezzetli- : Bademli Somon, Kuşkonmazlı Enginar salatası ve Patates. Bu patates dediğime bir isim lazım, böyle olmadı.

 Somon zaten sevdiğimiz bir lezzet. Hem pratik hem de omega açısından zengin olması sebebi ile oldukça faydalı. Bir dönem çok tüketmiştik Mira yesin diye.  İki tür somon pişirdik. Biri bildiğimiz klasik üzerinede defne yaprağı ve limon dilimi ile fırına verilen. Diğer ise Kaplten Tarifler kitabından. Somonu yağlı kağıda yatırıyorsunuz, standart yağlama operasyonunu uyguluyorsunuz. Sonrasında üzerini silme file badem ile kaplıyorsunuz. Bizim aklımızda bir 'bu bademler yanmaz mı?' sorusu vardı, itiraf ediyorum. Ama yanmadı. Leziz oldu. Hem görüntüsü çok başarılı hatta harika hem de bademin tadını da alıyorsunuz ve oldukça da keyif katıyor somona. 10 puan 10 puan.


Diğer tarifi de heyecanla yaptık. Kuşkonmazlı enginar salatası. Maalesef Migros'daki taze kuşkonmazlar çok kötüydü, içleri geçmiş. Nerede Macrocenter'in diri kuşkonmazları? O sebeple konserve beyaz kuşkonmaz kullandık. Ancak bence bu salata taze kuşkonmaz ile yapılmalı, tadı çok değişir.  Yalnız heyecandan fotograf çekmeyi unuttum ben, çok motiveydik.
Malzemeler: 4-5 adet enginar, bir konserve kutusu kadar kuşkonmaz(bir bağ), bir demet dereotu (biz daha az kullandık), bir bardak kadar kornişon turşu (gözünüz doyana kadar), 3 tatlı kaşığı kapari ve 4-5 kaşık mayonez.
Enginarları biraz yumuşayana kadar kaynattık, biraz diri bıraktık. Salatada fresh olması iyi olur dedik. Bir de kolayca püre olabilen bir sebze o sebeple çok da yumuşak olmamalı diye düşündük. Biz kaynama suyuna yarım da limon sıktık.  Diğer tarafta kornişon turşu, ve dereotunu rondodan geçirdik, bu karışımı bir kaseye alıp üzerine kapari ve mayonez ekledik. En son da bu karışıma 1-2 cm'lik parçalar haline getirdiğimiz kuşkonmazlar ile yine iri parçalar halinde dilimlediğimiz enginarları ekledik.  İşlem tamam!

Muhteşem birşey. Rakı yanına da iyi yakışır kanaatindeyiz. Yalnız yanlışlıkla acılı kornişon almayaydık iyiydi.

Son olarak da balığın yanına br patates yapsak dedik. Vok tavada sotelemeye karar verdik. Çabuk pişsinler diye önden biraz haşladık. Burada da kıvam önemli, tavada çevirirken dağılmamalı. Tavada önce arpacık soğanları renkleri değişene kadar soteledik, ardından iri doğradığımız patatesleri ekledik, bir tutam da tuz. Yüksek ateşte kendilerini kaynaştırdıktan sonra kısık ateste pişirdik. En son ise harlı ateşte çevirerek kızarmalarını sağladık. Çok leziz oldu.
Unutmadan, pişmeye yakın sarımsak ve de tabii ki bir tutam da biberiye eklediğimizi söyleyelim.
Sonra hepsini afiyetle yedik.  Süper keyifli bir cumartesi oldu..Elimize sağlık..



13 Nisan 2014 Pazar

Ten's 'e 10 puan veriyoruz


Geçen seyahatimde vakit olup da gidememiştim Ten's 'e, bu sefer kaçmadı elbet. Yazmıştım galiba. Chef Jordi Cruz 'un mekanı. Yakışıklı olduğun kadar beceriklisin de demek istiyorum kendisine. Çok genç yaşta Michelin star dünyasına dahil olmuş bir şef.

Ten's Born'da. Born'da pek çok restorant, bar var gidip keyifle takılınabilecek. Ben bölgeyi çok seviyorum. Tasarım mağazalardan, alışveriş için pek çok baştan çıkarıcı şey var. La Ramblas veya Passegia de Gracia'da takılmaktan daha keyifli.

Ten's rezervasyonumuz saat 22:00'deydi. İspanya için yemek vakti, benim için uyku. Bu memlekete gelince buranın kurallarına boyun eğiyorum sorgusuz.

Mekan oldukça yalın, müzik belli belirsiz, sakin ve keyifli. Gereksiz hiçbir ayrıntı yok. O sebeple hiç yormuyor.
Yediklerimin isimlerini de menüdeki hali ile yazacağım ama biraz uzun uzun yazmışlar. Ben de aynen aktarıyorum.

Yemeğe 'Marennes-oleron's oyster dressed with cucumber ice cream, lemon skin and arbequina olive oil' ile başladık.İstiridyenin tadı muhteşemdi bana Bodrum Orfoz 'u hatırlattı, Çağlar İspanyollar kadar iyi bu konuda. İstiridyeyi bir seferde yedikten sonra ağzınızdaki tadı temizlemek için salatalık dondurması yiyorsunuz. Salatalık dondurması süper olmuştu, süper ferahlatıcı ve ağızda bıraktığı tat da çok keyifli.
İstiridyeden sonra 'bag of deep fried whitebait sprinkled with crushed dried fruit and garlic mixture' geldi. Böyle uzun uzun seksi ismi olduğuna aldanmayalım, bir külahta soslu kızarmış minik balıklar işte. Çerez niyetine yiyorsunuz, çekirdek çitlemek gibi birşey. Önünüze ne kadar koyarlarsa o kadar yersiniz farketmeden. Başarılı ama yemeseydim lezzet eksik de kalmazdı. Ama sunumu çok neşeli, masadaki varlığı hoşuma gitti.
Hemen bu sırada merakla beklediğimiz 'tinned cockles sauteed with green garlic, ginger and leeches' geldi. Midyeler muhteşemdi. Sostaki tatlı çok güzel bir lezzet vermişti midyelere. Hızla tükettik, olsa bir porsiyon daha yerdik.

Ben kaz ciğeri yemeye yeni başlamıştım. Bu menüde de görünce nasıl olduğunu merak ettim. Pate formunda olduğunu düşünerek sipariş verdik. Ekmek üzerine sürüp yiyecektik hesapta. Ama çok daha keyifli bir deneyimle karşılaştık. Şimdiye kadar denediğim en başarılı foie olduğunu itiraf etmeliyim. İsmi de havalı: 'foie-gras with pear, cherry, swet and cardamom ice cream'. Zaten ciğer olunca yanında armut olmasa olmuyor. Armut tadını çok güzel dengeliyor ve hafifletiyor. Bu versiyonda foie biraz krema kıvamındaydı, üzerinde gördüğünüz turuncu kırıntılar ekmek. Kaşığın ucuna biraz kaz ciğeri bir parça armut alıyoruz, ekmek kırıntıları ile beraber ve biraz da dondurma. Hepsi beraber muhteşem şekilde harmanlanıyor ve kaz ciğerinin ağır tadı biraz nötralize oluyor. Çok çok başarılı bir çalışma olmuş. Jordi'nin eline sağlık.

Biz foie ile kendimizden geçmişken 'barbequed chicken wings and shrimp tails with garlic' geldi huzura. Kanatların kemikleri alınmıştı ve süper bir sos ile pişirilmişlerdi. Ayrı ayrı tüketildiğinde yemeğin lezzeti anlaşılmıyor. Yemeklerin tamamını size önerildiği şekilde yediğinizde farklı tat alıyorsunuz. O sebeple çalışkan bir öğrenci gibi söylenene harfiyen uydum. Ve tatlı bir barbekü sosu ile pişirilmiş tavuk kanatları ile sarımsaklı karidesleri birlikte attım ağzıma. Mmmmmmm...Yummyyy.. Leziz... Ama çok fazla geldi sayıca. O sebeple diğerlerine yer kalsın diye hakkımı Luis'e devrettim.

Ahtapot hayranı olmadığımı yazmıştım sebepleri ile. Yerken vicdani muhasebe yaptığım bir canlı. Ama yedim :(. 'Stewed octopus, la Vera paprika, potatoes with arbequina olive oil and beech smoke' vardı sırada. Sunumu enteresan . Tabağın üzeri kubbe gibi bir cam ile kapalı geliyor içi duman dolu. Masaya gelince çevirerek yavaşca açıyorlar, bir tütsü kokusu sarıyor etrafı. Mis gibi. Yerken de tütsülenmiş tat çok keskin olarak hissediliyor. Oldukça başarılı bir ahtapot mezesi olmuş. Denenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Elbette tatlı ile cilalamalıydık keyfimizi. Luis çikolata düşkünü olduğundan 'cholate in textures with coffee, cacao, toffee and liquonice' söyledik. Benim için fazla tatlı olacağından bir de 'carrat buma foam with honey icecream and crisp pine nut' sipariş ettik. Ben tatlı tuzlu karışımını seviyorum, birbirine yakıştırıyorum. Bu tatlı bu açıdan harikaydı, tam bana göre. Altta keçi peyniri köpüğü, üzerinde dondurma. Hem çok hafifti hem de içi bayan bir tatlı olmadı. Çikolatalı olan konusunda objektif olamayacağım, benim için fazla ağır ancak Luis harika olduğunu düşünüyor.
Yemeğe Alvaro Palacios Nita eşlik etti. Priorat bölgesi şaraplarını seviyoruz. Aslında tercihimiz Camins de Priorat olacaktı ancak ellerinde kalmamıştı.
Ve Cortado ile gece biter. Tüm bu tadım 3 saat kadar sürdü. Yavaş yavaş, tadını alarak. Yolunuz Barcelona'ya düşerse, uğramanızı öneriririm.
Devrim
















12 Nisan 2014 Cumartesi

Bir kadın aynı anda iki erkeği sevebilir..

Bir zamanlar biri söylemişti böyle. Demişti ki 'bir kadın aynı anda birden fazla adamı sevebilir, hem de hiç haksızlık etmeden, dolu dolu. Kadının enerjisi yüksek, sevgisini, sarıp sarmalama, kollama becerisini tek adama kilitlemesin'. O zaman tuhaf gelmişti ama bir tarafım da reddetmemişti.

Ben bunu artık net olarak söyleyebilirim, çünkü biliyorum ki doğru. Ben iki adamı seviyorum hem de birbirinden hiç ayırmadan, ikisini de çok ama çok. Biri olmadan diğeri eksik olur artık: Leo ve Jan. Barselona da artık daha değerli oldu benim için. İki sevgilimin birarada olduğu muhteşem şehir.

Daha bir ay önce buradaydım, Umut'u görmeye gelmiştim doğum öncesi. Şimdi ise hem Jan'la tanışmaya hem de Leo'ya destek olmaya geldim. Kolay değil öyle evin prensiyken tahta bir ortak gelmesi. Ben anlarım onu :). Artık ben de sadece teyze değil 'senior' teyze oldum, böyle biline.

Barselona'ya gelince yemek içme de pakete otomatik dahil oluyor. Bugün hedef : Ten's. Bir önceki gelişimde aklımda kalmıştı, bu akşam hedefime ulaşacağım.

Bugün hava almaya dışarı çıkınca, en iyi patatas bravas'ı yiyebileceğimiz mekana gittik : Bar Tomas
Patatas Bravas yemek için mutlaka buraya gelmelisiniz. Ama önce iyi bir mekanda bir tane yiyip gidin ki farkı anlayabilesiniz.  Patates bildiğimiz kızarmış patates ama sos muazzam. Sarımsaklı bir sosu var. Bir de patates acılı bir yağda kızartılıyor sanırım, çok güzel de bir acısı var. Yanında buz gibi bira ile bir taraftan yanıp diğer taraftan serineyerek götürdük patatasları.

Bize afiyet olsun. Akşama kadar başka birşey yemem Bu sefer boş ve sağlam bir mideyle gitmek istiyorum akşam tadım menüsü deneyimlemeye. Heyecanlıyım..